16 Aralık 2013 Pazartesi

Indochine'le Coşmak

16 Aralık 2013 Pazartesi - Hiç yorum yapılmamış
Cuma günü, 12. albümleri Black City Parade'ın turnesi kapsamında Cenevre'de bulunan Indochine'i dinlemeye gittik. Konsere giderken ki beklentilerim ve konserden çıkarken ki düşüncelerim birbirinden oldukça farklıydı.

Öncelikle belirtmeliyim ki, bu konserden sonra artık "daha diskoya gitmişliğim yok" demem, öyle bir ortam hakimdi konserde. En başta bunu yadırgasam da sonradan ortama ayak uyduruverdim, hatta çok da hoşuma gitti. Her ne kadar grubun türü olarak "rock" ibaresi geçiyor olsa da, kendileri daha çok New Wave ve Synthpop'a yakınmış. Bunu da canlı canlı gördük konserde.

Biraz hızlı gittim anlatırken, en iyisi baştan almak :)



Cuma günü 9500 kişi kapasiteli Arena de Genève'e giderken aklımda normal bir Rock konseri izleme ihtimali vardı. Sahneye pek yaklaşmadan, ama sahnenin görülebileceği bir noktaya konuşlanıp hoş vakit geçirmek. Saat 7,5'da Arena'ya vardığımızda pek de sakin bir konser izlemeyeceğimizi anlamaya başladım. Bir kere hemen her köşe dolmuştu. Herkes hazır ve nazırdı. Biz de alanın en gerisine geçip sahneyi görebileceğimiz bir açı elde ettik, fakat her dakika içeri bir grup insan giriyor ve önümüzdeki boşluğu kapatarak görüş açımı neredeyse sıfıra indiriyordu. Nitekim konser başladıktan sonra ilk 2-3 şarkı boyunca sahne seviyesinin üzerinde bulunan baterist dışında kimseyi göremedim.

Konser daha başlamamışken biraz ağzımızı tatlandıralım ve içeçek birşeyler alalım dedik. Hoş bir düşünce ile grubun ve turenin ismini bardaklara bastıklarını gördük. Böylece konser sonrası elimizde anı namında somut birşeyler de kalmış oldu.



İlk şarkıdan itibaren farklı bir konser konseptinin içine düştüğümüzü gördüm:

360° dönen sahne olsun,



Üzerimize yağan konfetiler olsun,



Seyircilerin arasına kurulan sahne bağlantılı pist olsun,



herşey gayet interaktif olarak, yani seyirciyi de olaya katacak şekilde düzenlenmişti (Fransızların bu tip interaktif olayları bayağı ciddiye aldığını düşünüyorum. Jules Verne hakkında izlediğim tiyatro hakkındaki yazımı hazır edebilirsem, orada da interaktif öğeler kullanıldığını göreceksiniz). Yukarıda saydığım üç öğeye ek olarak Nicola'nın (solist) ne ara sahneden kaybolduğunu anlayamadan üst balkonda belirmesi, herkesle el sıkışıp öpüşmesi, bir yandan da şarkıya devam etmesi gerçekten güzeldi. Tabii ki grubun bizleri kucakladığı 360°'lik fotoğrafı da paylasmadan olmaz.



2,5 saatlik performansın ardından kapanışı ise üzerimize üzerimize düşen renkli toplarla oynayarak yaptık.


Kısacası herşeyi ile benden tam not alan bir konser oldu. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, konserde tek tip bilet vardı. Yani balkondaki oturacak yerler olsun, sahne önü olsun, en arka sıra olsun her yer aynı fiyataydı. Açıkcası bana gayet makul geldi, çünkü eminim ki bu konser Türkiye'de olsa, en azından 360 derecelik ekranın kapsadığı alan golden bilmnende adı altında normal bilet fiyatının 3 katına satılırdı. Gerçi burada böyle bir uygulamaya gitmemiş olmalarının sebebi alanın darlığından da kaynaklanıyor olabilir, ancak daha çok grubun politikası etkili olmuş gibi.



Bu yazıyla ilgili olarak, daha önceden yazdığım Fransızca Müzik Grupları başlıklı yazıma da göz atabilirsiniz.


İyi dinlemeler :)



0 yorum:

Yorum Gönder