24 Ağustos 2015 Pazartesi


Reischenbah Şelalelerinden sonraki durağımız Münih’ti. Elbette gönül isterdi ki bir Oktoberfest zamanı gidelim, ancak denek gelemedik. Şimdi gitmek hiç gitmemekten iyidir deyip yollara düştük.

Meringen – Münih arası arabayla yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Biz yine bir konferans için Almanya’da bulunduğumuzdan şehrin merkezine trenle 20-25 dakika mesafedeki İbis Budget’de konakladık. Ancak şehir merkezinde, ya da daha yakınında uygun fiyatı başka oteller bulabileceğinizi düşünüyorum.


Münih, Berlin ve Hamburg’dan sonra Almanya’nın en büyük üçüncü şehri ve Bavyera Eyaleti’nin de başkenti sayılıyor. Şehrin merkezinden İsar nehri geçmekte. Şehrin adı “keşişlerin yeri” (München) manasına gelmekte, bu yüzden de şehrin armasında bir keşiş buluyor. Eylül sonu, ekim başı gibi düzenlenen Oktoberfest (Ekim festivali) Münih’in en önemli, dünyanın ise sayılı festivalleri arasında gösterililiyor. Her ne kadar bira festivali olarak bilinse de Bavyera kültürünü tanıtmaya da yönelik.



Gelelim şehirde yapabileceklerinize.

Şehrin her yanını saran metro, tramvay ve otobüs hatları sayesinde, zaten devasa olmayan bu şehirde rahatlıkla oradan oraya gidebileceksiniz.

Bizim ilk durağımız BMW Müzesi’ydi. Açıkçası Stuttgart’ta ziyaret ettiğimiz Mercedes Müzesi’nden sonra biraz hayal kırıklığına uğradık. Mercedes’in müzesi hem çok daha büyük ve hoş bir binadaydı, hem de açıklamalar, kronolojik sıra, aktiviteler çok daha iyi verilmişti. Sanıyorum Mercedes’in müzesini yaklaşık 3 saatte gezmiştik, oysa BMW müzesini (tamam itiraf etmeliyim biraz da kapanış saatine doğru gittiğimizden) yaklaşık 40-45 dakikada gezdik. Daha yavaş gezsek en fazla 1,5 saatte çıkardık. Ayrıca BMW’nin hediye mağazasını da pek beğenmedim. Mercedes’te herkesin zevkine göre ucuzdan pahalıya pek çok seçenek vardı.











Yine de gitmişken görün derim. Hele de arabalara ve motosikletlere merakınız varsa. İşin en güzel kısmı müze dışında aslında... Dışarıda sergilenen araba ve motosikletlere binip fotoğraf çekilebiliyorsunuz istediğiniz gibi.

Eğer keşiflere, uzaya, gemiciliğe, tekstile, bilime, uçaklara, fotoğrafçılığa, madenlere kısacası herhangi bir şeye ilgiliniz varsa gitmişken Deutsches Müzesi’ni gezmeden etmeyin. Sadece Almanya’nın değil, dünyanın en büyük teknoloji ve bilim müzesindeki belki her bir bölüm ilginizi çekmeyecek, ancak muhakkak “iyi ki görmüşüm” dediğiniz bölümler olacak.

Gemiler...

uçaklar...
roketler...
Bir yolcu uçağının böyle göründüğünü biliyor muydunuz?






Matbaa ile ilgili kısım
Teknik kısımda Legolar da vardı

İçeride, üst katlara doğru cam atolyesinde hoş işler yapan bir de cam sanatçısı bulunuyor. Alışveriş yapabiliyorsunuz kendisinden
Müzik aletleri...

Tekstil
Fotoğraf
Faraday'ın kafesi. Ara sıra gösteri de yapılıyormuş. Bu kafesin özelliği, içerisinde oturan insanın, kafese elektrik akımı verildiğinde bile akımdan etkilenmemesi.
En başta plana bakıp yanılmayın, oldukça büyük bir müze burası. Ben bütün sabahı müzede geçirdim. İçeride yemek yiyebileceğiniz kafeteryalar mevcut. Ayrıca çeşitli dönemlerde seminerler de oluyormuş, onlara da katılabilirsiniz. Giriş 11€, ola ki ek birkaç bölüm var onları da gezmek isterseniz fiyat artabiliyor. Örneğin çatıda gözlem kısmı vardı, sanıyorum oraya giriş ek ücrete tabii. Oldukça kuyruk vardı ben girmedim o yüzden. Bir de unutmadan mutlaka “maden” kısmını gezin. Orası da oldukça görkemli, ancak girişini bulmak biraz zor olabilir. Giriş katında vestiyer var, onun ilerisine devam etmeniz gerekiyor madeni bulabilmeniz için. Gerçekten de gerçek bir maden gibi tasarlamışlar. Elbette orada çalışanların yaşadığı baskıyı bir dereceye kadar hissedebiliyoruz ama yine de şartları görmek açısından ideal. Oldukça da büyüktü. Neuchâtel gezimizde ziyaretettiğimiz madeni hatırlattı bana doğal olarak, o derece gerçekçi yapmışlar diyebilirim.







Bir sonraki durağımız: Residenz. Yani saray. Oldukça görkemli. Birkaç bölümden oluşuyor ve her biri için ödemeyi ayrı ayrı yapabiliyorsunuz. Ben sadece ana bina ve opera salonunu gezdim. Kilise ve hazine dairesini gezmedim. Yaklaşık 10€ ödedim. Belli bir yaşa kadar öğrenciyseniz tabii indirim oluyor.
Residenz
Residenz'ın bahçesinden bir kare. Bahçeye giriş ücretsiz.



Sadece opera kısmında değil, Residenz'ın her tarafında çubukla selfi çekmek yasaktı
Münih’te pek çok kilise var. Aralarından en ilginci de Asamkirche. Benim pek hoşuma gitti. Oldukça küçük ama tablo gibi bir kiliseydi, gitmişken kesin görün derim.


Gezebileceğiniz diğer kiliseler ise: Michaeliskirche 

Theatinerkirche (İtalyan mimarisiyle inşa edilmiş bir kilise) İçi Michaeliskirche'ye benziyordu. Dışında yenileme çalışmaları olduğu için fotoğrafını çekmedim.

Ve Frauenkirche (Ana kilise) (Bu da yine yenileniyordu)
Ayrıca oldukça görkemli binalar mevcut, tıpkı Neues Rathaus (makalenin başındaki fotoğraftaki bina) gibi.

Feldherrnhalle’de sanıyorum yine İtalyan mimarisi göz önünde bulundurularak inşa edilmiş.

Şehirde gezip görebileceğiniz diğer yerler:

  • Maximilianeum: Sanırım burası parlamento binası. Ancak gezilip gezilemediğinden emin değilim.
  • Siegestor: Zafer takı
  • Statue of the Bavaria: Bavyera heykeli
  • Münih Şehir Müzesi
  • Englischer Garten: Münih’te de, diğer pek çok Alman şehrinde olduğu gibi uçsuz bucaksız bahçeler ve parklar var. Englischer Garten de bundanlardan biri. Diğeri ise hemen bir alt satırdaki Olypiapark.
  • Olympiapark: Bu park 1972 Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yapan Münih şehri için adından da anlaşılabileceği üzere olimpiyat oyunları için kurulmuştur. Evet, 11 İsrailli rehinin alınıp katlediliği ve Münih Katlim’ı olarak tarihe geçen olimpiyat oyunları burada düzenlenmiştir.
  • Bayern Munich’in stadı Allianz Arena’yı gezebilirsiniz.
Pek belli olmuyor ama fotoğraftaki yer Allianz Arena
Tüm bunların yanı sıra sanırım Münih’te görebileceğiniz ve kendinize güveniyorsanız yapabileceğiniz en eğlenceli aktivite nehirde sörf yapmak. Evet okyanusun ortasında değil, Münih’in ortasında sörf yapabilirsiniz. Hatta nehir akıntısını kendinizi kaptırıp yaz sıcağında serin sulara da dalabilirsiniz :)

Nehrin suları inanılmaz bir berraklığa sahipti
Kendini akıntıya bırakıp yüzüp gidenler
Diğer tarafta da sörf yapanlar


Küçük bir alan aslında


"Yok ben yüzmem, sörf de yapmam" diyorsanız, ayaklarınızı suya sokmakla da yetinebilirsiniz.
Münih’ten aktaracaklarım kısaca böyle. Olur da vaktiniz varsa yakınlardaki diğer şehirleri de gezebilirsiniz. Günübirlik tur düzenleyen çok fazla yer gördüm. Bazılarına doğrudan trenle ulaşım da mümkün:
  • Innsbruck
  • Schloss Neuschwanstein (Neuschwantein şatosu, bir sonraki yazımda ele alacağım)
  • Salzburg
Ve Münih'ten son birkaç kareyle yazımızı bitirelim.





0 yorum:

Yorum Gönder