5 Mart 2015 Perşembe


Şubat başında bir haftalığına Helsinki’deydik, ancak zamanımızın çoğunu kağıt işleriyle geçirdiğimizden ve hava da biraz soğuk olduğundan Helsinki’nin altını üstüne getirme imkanımız olmadı.

Cenevre’den Helsinki’ye direkt uçmak için tek şansınız Finnair ve yolculuk 3 saat sürüyor. Fiyatları oldukça tuzlu ve ne yazık ki bu pahalılığa rağmen çay kahve ikramı dışında bir ikramları yok. Para verip alacağınız yemekler de çok küçük gözüktü gözümüze. O yüzden en iyisi Türk usulü evde köfte ekmek yapıp onunla uçağa binmek.

Helsinki havalimanı gerçekten çok sakin ve huzur verici bir yer. Bagaj alım sahasındaki yapma çiçekler bile insanı gece yarısı, yarım saati rötarla geçen 3,5 saatlik yolculuk sonrası mutlu edebiliyor.

1 Mart 2015 Pazar


24 Haziran 2010 günü Lizbon’daki son günümüzü, Lizbon’a trenle 45dk uzaklıktaki Sintra’ya ayırdık. İyi ki de ayırmışız, masal şehri gibi bir şehirdi Sintra. Herhalde Portekiz’de de en çok eğlendiğimiz yerdi (zaten bir Lizbon’u görmüştük hehe).

Sintra’da görülebilecek belli başlı 3 nokta var. Şehir merkezi, Mouros Kalesi ve Pena Sarayı ve bahçesi. Bahçe dediysem sakın küçük bir şey düşünmeyin, gerçekten kocaman bir “orman”ı var Pena’nın. Öyle bir tarafından bir tarafına yürümek pek kolay değil.

Şehir merkezinde fazla gezecek yer yok; yarım saat turladıktan sonra ring sefer yapan otobüslerden birine atlayıp kaleye doğru çıkabilirsiniz. Yürümek isterseniz o da sizin tercihiniz; ama kaç saatte tepeye çıkarsınız o bir muamma; çünkü dik ve dönemeçli bir yol sizi bekliyor. Özellikle günübirlik gittiyseniz yürüyerek vakit kaybetmeyin derim.