12 Haziran 2012 Salı

Bern

12 Haziran 2012 Salı - 2 yorum

Bern

Yaklaşık bir ay kadar önce, güzel bir pazar vakti "haydi bugün Bern'e gidelim" dedim. Trene atladık mı alt tarafı 2 - 2,5 saat sürüyordu yolculuk.

Böylece sabah sabah yollara düştük. Trenle giderken pek çok kolza tarlasına rastladık, bu tarlalar İsviçre'nin yeşil dokusuna sarılıklar serpiştirmişti.



En büyük korkumuz havanın bozmasıydı, neyse ki biraz rüzgar olması dışında bir problem yoktu, hatta fazlaca güneş vardı.

Bern, herhalde İsviçre'nin en şirin şehirlerinden biri, aynı zamanda da başkenti. Bir başkent için oldukça küçük, ama İsviçre için yeterli büyüklükte. Yaklaşık 124bin kişilik nüfusuyla ülkenin dördüncü büyük şehri.

Şehir merkezi Aar nehri ile çevrili olduğu için bir nevi yarımadayı andırıyor.


Fotoğraf Wikipedia'dan alınmıştır.

Bern'e gitmek istememdeki en büyük amaç hem ülkenin başkentini görmüş olmak, hem de Einstein'ın evini
ziyaret etmekti. Ancak şansımıza ev, kış mevsiminde su baskınına uğradığı için kapatılmıştı. Bern'deki evlerin hemen hepsinin birer bodrum katı, her bodrum katının da dışarı açılan kapısı bulunuyor. Bu katların çoğu şuanda butik olarak kullanılıyor ve ana caddeye hoş bir görüntü katıyorlar.



Einstein'ın evini görememenin verdiği hüzne rağmen, şehri gezmeye devam ettik. Yine aynı cadde üzerinde bulunan Zytglogge'u görmeye gittik. Zytglogge Bern'in meşhur saat kulesi. Her saat başına 5-10 dakika kala saatin üzerindeki figürler hareket ediyor, ufak bir müzik çalışıyor ve bir horoz ötüyor. Dönen ayı figürlerinin hepsi başka bir işi ve haftanın başka bir gününü sembolize ediyor. Böylece ayılara bakarak da hangi günde olduğumuzu anlayabiliyoruz. Horoz heykeli ise hem ötüyor hem de kanatlarını çırpıyor. 

Bu astronomik saatin inşa tarihi XVI. yüzyıla uzanıyor. Üzerinde pek çok sembol, rakam ve takvim bulunuyor:
  • Altın rengindeki el, güneşin tepedeki konumunu gösteriyor.
  • Bu elin hemen arkasında bulunan açıklıkta haftanın hangi gününde olduğumuz yazıyor.
  • Ortadaki zodyak çemberi hangi burç aralığında olduğumuzu gösteriyor.
  • Yine resimde çemberin orasına doğru düşen küçük top ayın o gün hangi evrede olduğunu belirtiyor.
  • Büyük ince çemberin içindeki tarihler hangi ayda bulunduğumuzu gösteriyor.
  • En dışta bulunan roma rakamları saatin kaç olduğunu gösteriyor (dikkatinizi çekerim 24'lük sistem kullanılmış, ama iki kere 1'den 12'ye kadar yazılarak).
  • Ayrıca neden yazılmış olduklarını çözemediğim, 1'den 12'ye kadar olan rakamlar var.






Bir süre saatin yanında vakit geçirdikten sonra Bern'in meşhur ayılarını görmeye gittik.

Buarada söylemeden geçemeyeceğim, Bern'de en çok dikkat etmeniz gereken şey yoldaki su kanalları. Özellikle yanınızda bir çocukla, ya da gece vakti gidiyorsanız inanılmaz dikkatli olmanız lazım; çünkü bu su kanalları açık. Yanlarından pek çok yaya ve araba ise vızır vızı geçiyor, nasıl oluyor da kimse düşmüyor anlamadım. Ya da belki de düşüyorlardır da bana denk gelmedi.



Eski şehrin çıkışına, hemen Aar kıyısına ufak bir alan kurmuşlar ayılar için. Toplamda anne, baba ve 2 çocuktan oluşan bir ayı ailesi vardı biz gittiğimizde. Yavru ayılar henüz küçük sayıldıklarından babalarını bir çit yardımıyla aileden ayırmışlar. Bu parkı görmek/gezmek için herhangi bir ücret ödemenize gerek yok.






Böylece bu küçük parka bakaraktan merdivenlerden aşağı, nehir kıyısına indik ve Bern hayvanat bahçesinin 25dakikalık yürüme mesafesinde olduğunu gösteren bir tabela ile karşılaştık. "Hadi, bari buraya kadar gelmişken bir de hayvanat bahçesini gezelim" diyerekten başladık nehir kıyısında yürümeye. Yürüdük yürüdük yürüdük, 30 dakika sonra karşımıza, 20dakika daha yürümemiz gerektiğini söyleyen bir başka tabela çıktı. Bu kadar yürüyeceğimizi bilsek, belki de gitmezdik. Ancak sonunda parka vardığımızda çok memnun kaldık.

Genel olarak ücretsiz bir park, ancak maymunların ve sürüngenlerin bulunduğu kapalı kısma girmek istiyorsanız 7frank gibi bir ücret ödemeniz gerekiyor. Bence oraya kadar gitmişken içerideki ilginç maymun ve sürüngen türlerini de görün derim.






Herhalde Bern hayvanat bahçesini yaklaşık olarak 4 saat gezdik. Gez gez bitmedi, gerçekten çok büyüktü, hatta en sonunda görmediğimiz bir iki bölüm bile kalmıştı, ama vaktimiz yoktu. Hem park kapanacaktı, hem de yürümekten ayaklarımıza kara sular inmişti. Zaten bu yüzden gara kadar otobüsle dönmek zorunda kaldık. Böylece farklı bir yoldan kısaca bir Bern turu da atmış olduk.

Müsait olduğum bir zamanda (ve Einstein'ın evi açık olduğunda) tekrar gezmek isteyebileceğim bir şehir Bern, en azından merkez kısmı oldukça şirin ve sakindi. Yine de müze müze gezmek, farklı yerler görmek istiyorsanız çok uygun bir yer değil, fakat tıpkı diğer İsviçre şehirlerinde olduğu gibi doğa ile içiçe olmak için uygun bir yapısı var. 



2 yorum:

  1. Yazinizi severek okudum ama yazmadan gecemedim nehirin adi Aare :)

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,

      Öncelikle yorumunuz ve ilginiz için teşekkür ederim. Aslında çok güzel bir noktaya değmişsiniz ben yazmayı unutmuşum o kısmı yukarıda. İsviçre’de hemen her şehir, nehir vs. tüm coğrafi yerler diyelim, en az 2 hatta bazen 3 farklı isimle anılabiliyor (malumunuz ülkede 3 resmi dil var. Örneğin Bern şehri: Bern(Alm.), Berne (Fr.) ve Berna (It.)). “Aare” nehrin Almanca ismi, ama Fransızcası ve İtalyancası “Aar”. Türkçe’de iki isimle de biliniyor, hatta bazen bulmacalarda çıkar “İsviçre’de bir nehir” diye, orada da duruma göre ikisinden birini seçiyorlar hep :)

      Katkınız için teşekkürler.
      Sevgiler,
      İpek

      Sil